24 Ekim 2014 Cuma

Kardeşler arası iletişim ilişkiler

Ailede kardeşler arasında kurulacak ilişkilerin niteliği, hem ailenin mutluluğu hem de kardeşlerin iyi bir yetişkin olup olmaması bakımından son derece önemlidir. Kardeşler arasında olumlu ve dengeli ilişkiler kurmak ve böylesi ilişkileri sürdürmek kolay değildir. Bununla birlikte kardeşler arasında iyi ve dengeli ilişkilerin kurulması olanaksız da değildir. Olumlu ilişkiler kurabilmek için her şeyden önce kardeşler arasında iyi ilişkiler kurulmasını engelleyen ya da kurulmuş iyi ilişkileri bozan etkenlerin bilinmesine gerek vardır.


İlişkileri Bozan Nedenler 

Kıskançlık, saldırganlık, bağımlılık, her şeyi tekeline alma eğilimi ve benzeri davranış bozuklukları bütün insanlar arası ilişkileri aksatan sağlıksız yaklaşım biçimleridir. İnsanının insana verdiği zararlar, sayılmayacak kadar çoktur ve bazen de düzeltilemeyecek kadar köklüdür
Kardeşler arasında yerleşmiş bulunan ilişkiler, ileriki yaşantıyı geniş çapta etkilediğinden büyük önem taşımaktadır. Aşırı bağımlı ve zorlayıcı, emredici kişiliğe sahip iki kardeşin ilerki yıllarda diğer insanlarla olumlu ilişki kurmaları oldukça güçtür. İster kız olsun ister erkek olsun kardeşlerinden kopamayan bir yetişkin olgunlaşmamış demektir. Bu tür yetişkinler sayılamayacak kadar çoktur. Bunun temelinde çocukluk yıllarında dengesiz ve tutarsız bir eğitim uygulamasının yattığı söylenebilir. Çocuklarına adil ölçüler içinde davranabilen ana babalar onların insanlarla ömür boyu dengeli ilişkiler kurmasını sağlarlar. Aksi yönde yapılan ayrımlar kardeşler arasında düşmanlığın doğup büyümesine neden olur. Ana ve babanın kardeşlerden birini evin gözdesi yapması kardeşler arasında düşmanlık duygularının doğup yerleşmesine neden olmaktadır. Kardeşleri arasında en büyük, en küçük, ya da en güzel olduğu için ailesi tarafından kayrılan bir çocuk , kazandıklarını , kardeşleri tarafından ömür boyu itilmekle fazlasıyla ödemektedir. Ana babanın kontrolsüzce neden olduğu, yetişkinlerin körüklediği, yerleştirdiği bu tür kardeşler arası yarışma duygusu uzun yıllar silinmeyecek düşmanlıkların oluşulmasına neden olmaktadır. İleri ki yıllarda çok başarılı da olsa kişi çocukluk yıllarında hep ikinci , üçüncü yani geri planda kalmanın ezikliğini unutamamakta ve başarısının zevkine varamamaktadır. Bu tür duyguların temel ve tek nedeninden söz etmek mümkün değildir. Çocukların her birinin sevgiye , şefkate ve gözde olmaya ihtiyacı vardır. Bu temel ihtiyaçların kardeşler arasında adil ölçüler içinde giderilmesi, onları birbirine düşman eden önemli bir etkendir.


Kardeşler arasında Yaşanan sorunlara Gerçekçi Yaklaşım:
Gerçekçi olursak; kardeşler arasında belirli bir düzeyde problem ve çatışmanın doğal olduğunu görürüz. Bir kısım veliler, inkar etmekle sorunların ortan kaldırdıklarını sanırlar. İnsanlar ve özellikle kardeşler arasında zaman zaman çatışma çıkması doğaldır. Bunların belli sınırlar içinde hoşgörüyle karşılanması gerekir. Kızgınlıklar ve kırgınlıkları açıkça ifade etmek, içi kan ağlarken hiçbir şey yokmuş gibi davranmaktan çok daha sağlıklıdır. Sorunları çözmede önerilecek tek ve ideal bir çözüm yolu yoktur. Bunun yerine , bir kısım çözüm yollarını denemek, adil ve mantıklı bir yol izlemek daha iyidir. Haklıyı ve haksızı ayırmanın mümkün olmadığı durumlarda , ya durumla hiç ilgilenmemek ya da tarafların her ikisini birden cezalandırmak, tek tarafı suçlamaktan daha yararlıdır. 


Sorumluluk Duygusunun İlişkilere Etkisi:
Çocukların evdeki görev ve sorumlulukları yaşlarıyla uygun ve adil olmalıdır. Yetişkinler, evde en büyük çocuga ne fazla yüklenmeli ne de mantık ölçülerini aşan haklar vermelidir. Büyük çocuk sahip olduğu şeyleri küçük kardeşine devre zorlanırsa , küçüğün adeta bakıcısı gibi muamele görürse, onun küçük kardeşine dostça davranması olanağı azalır. Küçük kardeş her türlü hatasından dolayı, büyüğün cezalandırıldığını , kendisinin korunduğunu anlamakta gecikmez ve büyüğe karşı saldırgan davranışlar sergiler. 
Büyük kardeşler küçük kardeşlerinden sorumlu tutulmamalı, her gittiklere yere onları götürmeye zorlanmamalı , gidilecek yerlerin seçilmesinde küçüğün isteklerine sürekli öncelik verilmelidir. Bunun yerine kardeşler arasında olumlu, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı ilişkilerin kurulup , beslenmesine gayret edilmelidir. Böyle bir ilişki kurulduktan sonra paylaşma ve beraber olma isteği kendiliğinden gelişecektir.
Bir kısım ailelerde ise en büyük çocuk ailenin gözdesi durumundadır.Bunlara ana-babalara yakın haklar verenlere rastlanmaktadır.Bu da tıpkı öbürü gibi olumsuz etki gücüne sahiptir ve kardeşler arası ilişkileri bozar.


Büyük Çocukların Giysilerini Küçük Kardeşlere Devretme
Ailede kardeşler arası ilişkileri bozan ve kardeşleri birbirine düşman eden bir başka önemli sorunda büyük çocukların giymedikleri giysilerin küçük kardeşlere devredilmesidir. Özellikle çocuk sayısı fazla olan aileler için küçülen giysilerden yararlanmak ekonomik bir zorunluluk olabilir. Ancak bunun sürekli bir yol gibi benimsenmesi ve küçük çocuğa hiç yeni giyim eşyası alınmaması ve sanki bunun son derece doğal bir yolmuş gibi sevgiden,anlayıştan yoksun bir biçimde yapılması,sorunu büsbütün çetrefilleştirir.
Hiçbir yetişkin,gerekçesi ne olursa olsun, küçük bir çocuğu, daha hayatının ilk yıllarında küskün, kırgın ve haksızlığa uğramış bir insan psikolojisine sokmaya  hakkı yoktur. Ailenin ekonomik gücüyle dengeli kalmak şartıyla, her çocuğun ihtiyaçlarının giderilmesi, onların ruh sağlığı yönünden yeterli ve dengeli kişilikler geliştirmelerine yardımcı olacaktır.


Kardeşler Arası Uyumsuzlukta Ana-Babanın Rolü
Çocuklardan birini,öbürü gibi olmaya teşvik emek, yöneltmek, onların birbirlerinden nefret etmesine neden olabilir. Özellikle çok başarılı olan çocuğu örnek olarak göstermek ve onun kadar başarılı olamayan kardeşi buna zorlamak, o düzeye çıkamayacağına inanan çocuğun, meşhur olmak için, olumsuz yollara sapmasına kadar varan davranış bozukluklarını benimsemesine neden olabilmektedir. 
Çocukları aşırı zorlamak, bir çok hallerde onları gerekli gereksiz birbiriyle karşılaştırmak, yetişkinlerin istediği gibi olumlu sonuç vermemektedir. Yetişkinler, çocuklarının olumlu ilişkiler kurmalarını istiyorlarsa “Neden kardeşin gibi olamıyorsun? Anlamıyorum türünden kıyaslayıcı konuşmalardan sakınmalıdırlar. 
Çocukların evde birbirlerine benzemeye çalışmaları, kuşkusuz, oldukça sağlıklı bir davranıştır. Ancak bu yolu çocuk kendisi seçip benimsemeli, bunun için zorlanmamalıdır. Okuldaki başarıları farklı olan kardeşlerin durumları ayrı ayrı ve özel bir biçimde kendi içinde ele alınmalıdır. Bunlar kesinlikle karşılaştırma konusu yapılmamalıdır. Buna dikkat edilmezse kardeşlerin birbirinden nefret etmelerine kadar varan olumsuz duyguların doğuşuna neden olunur.


                                                                                  Olumlu İlişkilerin Sağlanışı

Evde çocukların birbirlerini sevmeleri,olumlu ve dengeli ilişkilerin yerleşmesini sağlamaktadır. Yetişkinler, ocuklarını birbiriyle beraber olmaya, beraber oynamaya itmemeli, bu isteğin kendiliğinden doğmasını sağlayacak ortamı hazırlamalıdırlar. Aslında geçerli eğitimin tek olumlu koşulu da budur. Çocukların ortak yönleri çok olan kişilerle beraber olmak istedikleri hatırlanmalı ve aralarında fazla yaş farkı olan kardeşlerin,sürekli olarak aynı türden etkinliklere katılmaları istenmemelidir. Kardeşlerin birbirlerini sevmeleri gereğinden yerli yersiz söz edilmemeli ve bunu sağlamak için çocuklara ricada bulunulmamalıdır. Yakınlık ve sevginin, çocukların bağımsız, kişisel yeterliliğe sahip , başkalarının hak ve sorumluluklarına saygı duyan kişiler haline getirilmesiyle sağlanabileceği unutulmamalıdır.

Hiç yorum yok: