17 Aralık 2014 Çarşamba

Lohusa Depresyonu...

Kadınlar yaratılışları gereği çok daha duygusal, ani duygusal iniş çıkışlar gösteren, tepkilerini daha çok belli eden varlıklardır. Buna kadınlarda salgılanan çeşitli hormonlar neden olmaktadır. Bu hormonal değişikliğe bir de çevresel faktörler, yaşamlarındaki dönüm noktaları ve kimyasal faktörler eklenince kadın olmanın aslında ne kadar zor olduğu düşünülebilir. Ataerkil toplumda yaşayan kadınlar doğuştan bazı sınırlamalar ve görevlerle donatılırlar. Örneğin kadın olmak toplumda erkeğe göre daha güçsüz, erkeğin yapabildiği birçok şeyi yapamayan, psikolojik olarak daha kolay yenilen gibi algılanır. İşte bu görüş kadına toplum baskısı yaratarak psikolojik olarak bundan etkilenmesine yol açar. Bunun yanında bir de kadına has bir problem olan gebelik ve doğum sonrası depresyon eklenince kadının hayatı erkeğin hayatından daha zor bir hal alır. 
Gebelik öncesi gebeliğe hazırlık aşamasında bebeği dünyaya getirecek olan kadın gebelikte en önemli etmendir. Bebeğe hamile kalması, onu karnında 40 hafta taşıması, kendine ve bebeğine bakması gerekmesi, doğumu gerçekleştirmesi, doğum sonrası bebeğin öz bakımının kadına ait olması bebek sahibi olma amacında olan kadını başlı başına hayattan alıkoyar. Doğum olayında fiziksel, mental ve psikolojik olarak direkt olarak kadın etkilenir. Düşünüldüğünde bir bebeğin dünyaya geliş serüveni ve doğumdan sonra başlayan yeni mücadeleler bir insan için hiç de kolay değildir. 

Gebelik öncesi gebelik için kadının uğraş vermesi, gebelik süreci, doğum ve doğum sonrası süreç kadına problemlerinden sürekli bir yenisini getirmektedir. Dünyanın en heyecanlı, mutlu ve benzersiz bu olayı kadına büyük oranda sevinç verse de bir o kadar da psikolojik çöküşlere neden olabilir. Bu büyük problemler bazen eşi ve çevresi tarafından desteklenmediği zamanlarda ise depresyon nedeni olabilmektedir. 
Gebelik süresinin bitmesiyle başlı başına bir depresyon nedeni olan doğum olayı bir kadın için eşi benzeri olmayan bir deneyimdir. Çünkü bu noktada kadın en az kendisi kadar bebeğinin de sorumluluğunu üstlenmiş, problemleri iki katına çıkmıştır. Doğum sonrasında doğum yapan kadındaki hormonal dalgalanmalar kadında bazen içinden çıkılmaz, bazen kısa sürede geçen bir depresyona neden olur. Doğum sonrası depresyonuna neden olan nedenler genelde; anne adayının anneliğe adaptasyon zorluğu, bebekle ilgili kaygıları, çevresel faktörler, istenmeyen gebelik, daha önceden yaşadığı sorunlar, fiziksel olarak kendini beğenmemesi,
çevreden yeterli ilgi görememesi, bebekle ilgili sağlık sorunları, kendisiyle ilgili sağlık sorunları, kötü davranan eş, destek vermeyen aile, ekonomik sıkıntılar, hormonal dengesizlikler, doğum sonrası ağrılar, sorumlulukların fazla gelmesi, sosyal açıdan pasif kalması, uykusuzluk şeklinde sayılabilir. Doğum sonrası lohusa depresyonu genelde geçici olup anneliğe ve bebeğe adaptasyonun artmasıyla ortadan kalkar. Bazen ise mevcut problemler daha da artar ve depresyon devam eder. Lohusa annelerin bu depresyonu kolay atlatabilmelerinde aile bireylerine çok iş düşmektedir. En önce baba çok anlayışlı sabırlı ve yardımcı olmalıdır. Bebeğin bakımıyla en az anne kadar ilgilenmelidir ki anne bu yolda yalnız olmadığını hissetsin. Ayrıca diğer aile bireyleri de üstlerine düşen görevleri yapmalıdırlar. Ev işleri, bebek bakımı, ekonomik destekler ve anneye sağlanan psikolojik rahatlatma bu doğum sonrası lohusalık depresyonunun daha kısa sürede bitmesine yardımcı olur.

Hiç yorum yok: